Peki ya sizce?

    İyi ve kötü üzerine yazılmış o kadar çok şey okudum, o kadar çok şey duydum ki, pek çoğu da berbat fikirler ve düşüncelerden ibaretti. Vicdan ve onurun, cehennem korkusunun polisliğini üstlendiği bu önyargılı kabulleniliş dolu hayatta; bu iki değerin aslında sadece bir takım otoritelerce itaate zorlama olduğunu göremiyoruz. Bir fiili, duygu ve düşünceyi ahlak ve ahlak dışı olarak yargılayabilen toplumun; ahlak konusunda eleştiri ve fikirsel işkenceleri bir korku unsuru haline getirmesinden neden kimse şikayet edemiyor. Peki o zaman ahlak; vicdan ve onurun arkasına sığınarak toplumsal kurallarmış gibi kabul ettirilen bir tür göz boyama sanatı olmuyor mu?


    Bireysel iradeleri felç edilmiş bir toplum düşünceden uzaklaştırılıyor ve hatta istesek de istemesek de bir süre sonra bu bir kabulleniş haline geliyor İrade kendi kendini zehirlemeye, bir ateş çemberinde kalmış akrep gibi kendini sokmaya başlıyor. Ahlak adı takıştırılmış değer, zamanın başlangıcından beri ikna konusundaki tüm şeytanlıkları iyi bilir. Tıpkı tüm anarşistlerin ve kendi çıkarlarını düşünen politikacıların iradeyi etkisi almak için ahlaksal konuşmalar yaptığı gibi.  HKNPLT

Yorumlar