Dünya tarihinde hiç şüphesiz ki Yunan Mitolojisinin yeri
oldukça büyüktür. İnsan ve Tanrı anlayışını Mezopotamyalılardan aldıkları
bilinen Yunanlıların mitolojik canlılığı ve güzelliği tarih boyunca insanoğlunu
etkisi altına almış olmalı ki; günümüzde dahi şairlere, ressamlara, sanat ve
edebiyatın neredeyse tüm dallarına ilham kaynağı olmuştur. Günümüz etiğine,
siyasetine, yasalarına ve hatta felsefesine öncülük etmiştir.
İnanışa göre Yunan mitolojisinin kaynağı; varoluşun tohumlarını
barındırdığına inanılan Khaos ile başlar. Sonraları Khaos tarafından Gaia
(Toprak Ana) ve Uranos (Gökyüzü) yaratılır. Gaia ve Uranos birleşmesinden
Brontes, Steropes ve Arges (Gök Gürültüsü, parıltı ve şimşek) isimli üç Kyklop doğdu. Kykloplar
alınlarının ortasında taşıdıkları tek gözleri ile yer altı alevini gökyüzü
ateşine dönüştürüyorlardı. İkinci olarak Gaia ve Uranos elleri, başları, yüzü
ve kolları olan Kottos, Briareus ve Gyes (Öfke,
Güç, Dehşet) adlı Hekatonkheirleri yarattılar. Ve nihayet Titanlar
oluşturuldu.
Titanların zamanı kontrol eden gücü Kronos’tu ve Kronos kurnazlıklarıyla
diğer kardeşlerini alt ederek tahta oturdu. Kendi evlatlarını yutmasıyla
bilinen Kronos baş tanrı olmuştu. Kardeşi Rheia ile evlenen Kronos kendi çocuklarını
yiyecek kadar da acımasızdı. Eşi Rheia korkusundan; çocukları olan Zeus,
Poseidon, Hades, Hera, Hestia ve Demeter’i gizlice doğurmuştur.
Babasına kızgın olarak yetişen Zeus Titanlarla savaşa
girerek gücü ele geçirmiş Tanrıların başı olarak Yunan mitolojisindeki yerini
almıştır.
Bu tanrısal inanış Yunanlıların dışında, yakın coğrafyada
yer alan pek çok ulus devleti de etkisi altına almıştır. İskenderiye ve
Antakya’dan sonra Asya’nın gözde yerlerinden biri olan Kocaeli ilimiz de bu inanışın
etkisi altında kalan yerlerden birisi. M.Ö 2000 li yıllarda Bittni kavmi
tarafından işgal edilen bölgemizde I. Nicomedes tarafından sonraları krallığa
dönüşen Bithynia Devleti kurulmuş ve bugünkü adıyla İzmit yani Nicomedia
başkent olmuştur.
Nicomedialılar; bereketli topraklarda elde ettikleri
ürünlerini ve zenginliklerini sağlayan doğal kaynaklarını Propontis yani İzmit
Körfezi’nde kurdukları deniz ticaret merkezinden Ege ve Akdeniz kıyılarındaki
devletlere satarak krallıklarını daha da zenginleştirmişlerdir. Sanata, edebiyata ve bilime ilgisiyle tanınan
Nicomedes ve sonrasında krallık git gide güçlenmiş, bilinen dünyanın dikkatini
çekmeyi başarmıştır.
O yılların en tanınmış yazarı Libanius anlatılarında şehrin
güzelliklerini, kalesini, bağ, bahçelerini, evleri ve tapınaklarını anlata
anlata bitiremez. Burada Zeus, Hermes, Athena ve Tyche gibi tanrılar kutsal
günlerde anılırdı fakat bu tanrılar arasında Demeter’in (Tahıl, Toprak ve
Bereket Tanrısı) yeri bambaşkaydı. Demeter bölge halkı için hayatı, bereketi
temsil etmekle kalmıyor; halkın koruyuculuğunu yapıyor ve onları
talihsizliklerden koruyordu. Demeter’in olduğu yerde gizem olmuyordu.
Demeter mutlu olduğunda toprak daha verimli oluyordu, doğa
daha canlı. Demeter mutlu olduğunda insanlarda mutlu oluyordu.
Afrodit ve Ares’in
kızı Harmonia ölümlü bir kral ile evlenmeye karar vermiş ve ölümsüzler ile
ölümlü soyluların katıldığı bir düğün töreni düzenlenmişti. Demeter bu düğünde
bir ölümlüye ölümsüz bir aşkla bağlanır. Hiç kimseye fark ettirmeden düğünden
kaçarak kırlarda dolaşmaya başlarlar. İki aşık mutluluk hayalleri kurarken Zeus
kız kardeşinin yokluğunu fark eder, araştırmaya başlar. Demeter’i bir ölümlünün
kollarında gören Zeus çılgına dönerek; bir yıldırımla genç aşığı küle çevirir.
Aslında Zeus; kız kardeşi olmasına rağmen Demeter’in güzelliğine kapılmış, ona
aşık olmuş ve kıskanmıştır. Zeus o günden sonra yaptığı baskılarla kardeşi
Demeter’i kendisine dördüncü eş olarak alır fakat Demeter ölümlü gençten hamile
kalmıştır ve bir oğul dünyaya getirir. Servet ve zenginlik tanrısı Plutos.
Demeter ikinci çocuğuna Zeus’tan hamile kalır ve Persephone adında dünyalar
güzeli bir kızı olur. Persephone tanrısal çocukların en güzelidir. Bir gün
Demeter’in ilk çocuğunun kendisinden olmadığını öğrenen Zeus eşine acı
çektirmek için hiçbir babanın evladına yapamayacağı bir kötülüğü öz kızı
Persephone’a yapar. Demeter yıkılmış, üzgün ve kızgındır. Kızını korumak için
Olympus’u terk eder, Bithynia da ıssız bir liman olan Calpe’deki mağaralarda
saklanmak ister. Burası Demeter’in hayran kaldığı ve zaman zaman gelip kaynak
sularında yıkandığı bir yerdir. Anne ve kızı burada saklanırlarken; Persephone’a
büyük bir tutkuyla aşık olan Hades; yeryüzüne çıkamadığından aşkını bir türlü
açıklayamadığı ve sadece ayak seslerinden izleyebildiği Persephone’u bulamadığı
için durumu Zeus’a anlatır ve ondan yerini söylemesini ister. Zaten istediğini
almış olan Zeus Demeter ve Persephone’nun saklandığı yeri bilmektedir.
Persephone’nun yanında bir sümbül ağacı yaratır ve Hades’e yerini söyler.
Hades, Demeter yıkanmak için kızının yanından ayrıldığında Persephone’u kaçırır
ve bir mağaranın içerisinden hızla yer altına iner. Geldiğinde kızını bulamayan Demeter çılgına döner her
yerde arar fakat bulamaz. Çaresizlik içinde Zeus’dan yardım ister fakat Zeus
yerini söylemez. Demeter artık hayata
küsmüştür, üzüntüsü her geçen gün büyür. Demeter’in bu haline üzülen; her şeyi
gören ve bilen güneş tanrısı Helios ona kızının yerini söyler. Yüreği
acılar içinde yanan Demeter tekrar Calpe’ye gelerek kendini bir mağaraya kapatır,
herkesten ve her şeyden saklanır. Artık yeryüzüne sonsuz bir kış gelmiştir.
Bütün ekinler, ağaçlar, çiçekler, meyveler solmuş; sular donmuştur. Toprak
bereketini yitirmiş ve insanlar ekin yetiştirememektedir. İnsanlar ne kadar dua
etse de düzelmeyen bu durum karşısında tanrıları suçlarlar. Artık dualar
edilmez, kurbanlar kesilmez olur. İnsanların yakarışlarından mahrum kalarak güç
yitiren tanrılar telaşa kapılır, sonunda Zeus Demeter’e bir haber gönderir bu
kıtlığa son vermesi için. Fakat Demeter onu dinlemez.
Çaresizlik içerisindeki Zeus bu kez Hades’e, Hermes’i
yollayarak durumu anlatır ve Persephone’u geri vermesini ister. Hades bu
durumdan hoşlanmasa da Persephone’u geri yollama sözü verir. Tanrıların Miora
yasası gereği yeraltına her kim Hades’in yanına giderek orada dudaklarına bir
yiyecek değdirirse bir daha geri dönemeyecektir. Hades, bunu bilmeyen
Persephone’a bir nar tanesi yedirir ve Hermes ile Persephone’u annesi Demeter’e
yollar. Bunu haber alan anne Nicomedia’daki tapınağına gelir orada tekrar
kızıyla kucaklaşmaya başlar. Persephone annesine olanları, orada yaşadıklarını
anlattığı sırada Demeter Hades’in yaptığı kurnazlığı fark eder ve kızının
tekrar yeraltına gitmesi gerektiğini anlar. Derhal Zeus’tan yardım ister.
Demeter’i de Hades’i de kıramayacak olan Zeus olaya farklı bir çözüm getirir. Buna
göre Persephone yılın dörtte üçlük bir kısmını Demeter’in, dörtte birlik
kısmını da eşi Hades’in yanında geçirecektir. Bundan pek hoşlanmayan Demeter
istemeyerek kabul eder fakat kızının yanına geldiği ilk dörtte birlik anı
ilkbahar, ikincisini yaz, kızının kendi yanında geçireceği son zamanı ise
sonbahar ve Hades’in yanında kalacağı dörtte birlik zamanı ise kışa
çevireceğini, küsüp toprağı kurutacağını, havayı karartacağını ve tüm bitkileri
soldurarak yüreğindekileri yansıtacağını söyler.
Her yıl Nicomedia’daki tapınakta birlikte olurlar ve torak
canlanmaya ilk Nicomedia’dan başlar. Ayrılık zamanı gelip çattığında;
Persephone’u gözyaşlarıyla uğurlayan anne tekrar Calpe’deki mağarasına girerek
yüreğinin aynasını kışa çevirir.
Nicomedia halkı Persephone’un annesi Demeter’in yanına geldiği
ilk gün, hayatın yeniden canlanması uğruna bir şarap festivali düzenler ve bu
festivale OINOPOSION adı verilir.
Yorumlar
Yorum Gönder