Bilim adamları uydular aracılığı ile ilk kez 1961 yılında
keşfettiler Pleiades’i çevreleyen foton kuşağını. Bu foton kuşağı *
*Foton
Kuşağı (Foton Kemeri) Huge terroid veya yaklaşık
26000 yıllık bir döngüde Samanyolu galaksisinin girdiği bir yüksek enerji fotonlarından oluşan kuşak..
barındırdığı yüksek enerji
nedeniyle bilinen evren üzerinde oldukça büyük etkiye sahip ancak sanıldığı
gibi yada bazı felaket tellallarının ifade ettiği gibi kötü etkiler
yaratmayacak. Güneş sistemimizin 1962 yılında bu kuşağa girdiği ve hatta
dünyamızın da 1987 yılında ikinci enerji seviyesi olan düşük enerjili kuşağın
kendi aurasına girdiği net olarak biliniyor. 2000 ışık yılı kalınlığındaki bu
kuşak evrende birçok etkiye neden olurken dünyamız ve canlılar üzerinde nasıl
bir etkiye sahip olacak?
Dünyamız mainstream olarak
adlandırılan ana akım kaynağına 2011 yılında girmeye başladı ve bu durum bilim
adamlarınca yapılan tespitler neticesinde evrenin maksimum yayılma noktasına
ulaşacağı ve zaman kavramını da bir şekilde etkileyeceği gerçeğini ortaya
çıkardı ki bu duruma zaten Maya ve Aztec takvimlerinin bize verdiği bilgiden
aşinayız.
Evrenin bu kuşak sayesinde
edindiği daralma ve genişleme ritmi bazı çevrelerce Tanrının nefes alıp vermesi
olarak nitelendiriliyor ve ilginç olan şu ki; bu zaman aralığını kapsayan her
nefes 11000 yıla karşılık geliyor yani ister tesadüf deyin, ister başka bir şey
Pleiades yıldız grubundaki Alcyone merkezi güneş sistemindeki döngüsüne de aynı
sürede tamamlıyor. Daha önceki
yazılarımdan Alcyone hakkında verdiğim bilgiyi hatırlayınız.
Dünyamızın oluşumundan bu yana
defalarca geçtiği bu kuşakta gezegenimiz her seferinde bir değişime uğradı.
Buzul Çağı ve buzulların oluşumu, kanyon oluşumları ve Pasifik okyanusunun
oluşumu, ve son olarak günümüz ekosistemindeki dağ oluşumları, volkanik
hareketler, depremler gibi. Foton kuşağının dönüş hızının her bir yüzyılda 5.5
derece/saniye ile hareket etmesi nedeniyle dünyamızın oluşumundan buyana ikinci
kez aynı noktadan geçecek olması bazı çevrelerde acaba yine benzer doğa
olaylarının yaratacağı yıkım etkisiyle karşılaşacak mıyız sorusunu gündeme getirmekte. Fakat gözden
kaçan bir nokta var ki o da; Maya ve Aztec takvimlerinden yola çıkılarak yapılan
yorumların yanlışlığı. Takvimlerin benzer şekilde son buluyor olması aslında
Einstein’ın da varsaydığı gibi genişleyen zamanın bükülerek farklı bir boyut
kazanmasıdır. Öyleyse gezegenimizi ve içinde barındırdığı canlıları nasıl bir değişim
süreci bekliyor olabilir? Olası ihtimaller neler?
2012 yılı aralık ayında dünyamız
3. Enerji seviyesine girdiğinde öncelikle 5-6 gün sürecek olan karanlık bir
süreç başlayacak ve foton kuşağının merkezine girildiğinde ise artık hiç gece
olmayacak. 21 Aralık günü dünyamız kör nokta adı verilen bölüme girecek bu
bölümde yeryüzündeki elektrikli hiçbir cihaz çalışmayacak. Özellikle insanlar 2
sarmallı DNA yapısından 12 sarmallı DNA yapısına geçecek, duyu ve algılama
sistemi güçlenecek. İnsanlar üzerindeki bu değişim kısa bir süreliğine kaosa
dönüşecek ancak bu durum sayesinde önyargı, yalan ve kötü düşüncenin olmadığı
bir dönem başlayacak. 22 Aralık gününden
itibaren Atmosfer basıncı fark edilir düzeyde düşecek ve yerkürede soğuma
başlayacak takip eden sonraki birkaç gün içerisinde atmosferimiz tan vaktini
andıran bir ışıma ile aydınlanacak, foton enerjili aygıtlar yavaş yavaş çalışmaya
başlayacak, yıldızlar tekrar belirmeye başlayacak. 24 saatlik bir gündüz süreci başlayacak tüm
canlılarda bir canlılık, zindelik belirecek ve son gün dünya yeniden ısınmaya
başlayacak. Dünyamızın bu kuşaktan çıkması 2000 yıl süreceği biliniyor ve bu
süreç içerisinde sanılanın aksine felaketler değil, ciddi bir uyanış,
süperbilinç, telekinezi ve telepati gibi pisişik güçlerle karşılaşacak
insanoğlu.
Devam edecek...
Hakan POLAT
Kaynaklar ve İncelenmesi Gereken
Bilgiler :
Virginia Essene – Galactic Human
Barbara Hand Clow, - A New
Cosmology fort he Age Of Ligt
Arthur H.Comton - X ışınları ve
Eritrosit Doğa Kuramı
Albert Einstein - Quantum Physics
Max Planck – Atomic Quantum
Theory
Yorumlar
Yorum Gönder