Pleiades - 2012 Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?




        Daha önceki  “Kozmik Kültür Taşıyıcıları” ve “Hermes, Hermes Düzeni Ve Hermetik Düşünce Üzerine” yazılarımda; kiminiz için ütopik, bazılarınız için bilgelik kaynağı ve bir kısmınıza da  spirtual varoluşun önemli ayrıcalıklarını tanımlayacak olan bir takım bilgiler paylaşmıştım.  

        Biz insanoğlu, günümüzde materyalist yaklaşımlar içerisinde olsak da çoğu zaman tinsellik ve sipirtual benliğimizi aşan sanal gerçeklikler olarak nitelendirebileceğimiz olgular kafamızı kurcalar, merak uyandırır.
Antik çağların felsefi etkileşimlerinden tutun da, Platon ve Pisagorun deneysel yaklaşımlarına kadar gerek bilim ve gerekse dini açıdan çok yol aldık ve tüm bu varoluş sürecimiz içerisinde;  öğrenme, tanıma, anlama, inanç, maneviyat, hisler, düşünceler gibi kavramlar evreni, dünyayı,  kendi benliğimizi  ve çevremizi doğru algılayabilmek adına maddesel ve madde ötesi anlaşılabilir gerçekler arayışına sürükledi bizleri. İnsanoğlunun sorgulayıcılığı, bilimi ve inanarak kabul etme gibi bilinç altı edimleriyse materyalist olmayan yönelmeler olarak dini bir takım ritüelleri ortaya çıkarmıştır. İnanışlarımızı sürekli semavi değerlerle bağdaştırmış yada tanrılarımızı yükseklere yerleştirmiş olmakla birlikte bizlere öğretileriyle yol gösteren, peygamberlerimiz, meleklerimiz, semavi, ruhani yada fiziki canlılarımız olmuş. Batini, Kabbala, Vajrayana, Bahmenizm gibi ezoterik içsel derinliklerimiz;  Hermetik, Gnostik, Taotik ve Tasavvuf gibi mistik tanrısal haz ilkesinin yaşamsal bir içgüdü olmasına neden olan yönelmelerimiz ve evren/insan ilişkisini bağdaştırdığımız simya, astroloji, maji vb. gibi okultist arayışlarımız olmuş. İşte tam bu noktada anlatmak istediğim, bu yaklaşım ve arayışlardan biri olarak; günümüzde gerçekleşmek üzere olan bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Pleiades (Yedi Kız Kardeş)
        Platon’un Atlantis anlatılarını Kritias ve Timaios diyaloglarından biliyoruz. Özellikle Timaios diyalogunda Platon yaşadığı çağın ötesinde bir bilgelikle evrenin varoluş temasını tanrısal bir ilham ile işleyerek, dikkat çekici bir biçimde “Evrenin Yaratıcısı” kavramını kullanmıştır.  Platon’un bu eserinde  göze çarpan en önemli unsurlardan biri de Sokrates’in bu ezoterik bilgelik karşısında dilinin tutulması ve söze fazla karışmamasıdır.  Kritias eserinde daha fazla ayrıntıyla yer veren Platon, bu anlatıların basit bir kurgu olmadığını açıkça ortaya koyar. Bu iki eseri de daha sonraki yazılarımda size aktarmaya çalışacağım.
 Platon’un “Devlet” isimli kitabında bir devlet düzenini anlatırken bilerek ve özellikle farklı bir devlet kurgulamamış, özellikle Mısır’ın Atlantis etkisindeki gelişiminden bahsetmiştir. Aslında Atlantis hakkında net bir yazılı kaynak olmadığından etimolojik olarak Atlantis kelimesini incelediğimizde “Atlas” sözcüğüne ulaşmaktayız.

        Bilindiği üzere Yunan Mitolojisinde Atlas; Titan Iapetos’un oğludur. Homeros ve Hesiodos Atlas’ı farklı şekillerde anlatıyor olsa da, Zeus onun kaderine Dünyayı ve Denizleri sırtında taşımayı yüklemiştir. Odysseia Efsanesinde ve Platon anlatılarında gözden kaçmayan benzerlikler arasında Pleiades yani Yedi Kız Kardeş anlatılır. Pleiades; Taurus(Boğa) takımyıldızında bulunan bir yıldız kümesidir ve Hyades’e çok yakın, çıplak gözle görülebilen bu yıldızlar, bazı dinlerde kutsal kabul edilmektedir. Pleiades;  Boğanın omzundaki bir damga şeklindedir.

        Gelelim efsanemize. Efsanevi Altın Çağ döneminde Dünyayı en güçlü tanrı ırkı olarak adlandırılan Titanlar yönetmekteydi. Odysseia’da o dönemin bilinen ve yok olan bir kara parçası anlatılır. Atlantis’i ve Mu Kıtasını göz önüne alırsak efsanemizde anlatılan Titanlar, hiç şüphesiz Atlantis Kıtasında yaşayan ve yöneten Nefillerden başkası değildir. Rheia ve Kronos adında iki Titanlı kardeş evlenerek ölümsüzler arasında hakimiyeti ele geçirmek isterler. Ancak Kronos, Reheia’nın doğurduğu tüm çocukları kendisine rakip olmaları için yutar.Uranos ve Gaia’nın yardımıyla Rheia Girit adasındaki Lyktos mağarasında saklanır ve son hamileliğinden Zeus’u doğurur. Rheia büyük bir taşı beze sararak doğurduğu çocukmuş gibi Kronos'a yutturur. Zeus babası Kronos’a beslediği bu kin ile büyür. Kronos ve Rheia’nın evliliklerinin meyvası kısa bir süre sonra üçüncü nesil tanrı kuşağını oluşturur. Zeus babasından intikam almak ister ve Titanlarla girdiği savaştan galip çıkarak Olympos egemenliğini ilan eder. Bu savaşta Atlas Titanların tarafını tutmuş ve Olympos’a saldırmıştır. Kaybedilen savaşın sonrasında  Atlas Zeus tarafından Dünyayı sırtında taşımakla cezalandırılır.

         Atlas’ın dillere destan Alcyone, Electra, Maia, Merope, Taygeta, Sterope ve Celeano adlarında yedi güzel kızı vardır. Bu kızlardan ikisi Alcyone ve Celeano Atlantis kralı Poseidon ile çiftleştiğinden kendileri, çocukları ve kardeşleri Atlantis sakini olarak kabul edilir. Pleiades den gelen yedi Androgyn tanrıyla olan yakınlıklarından ötürü de kutsanmış yedili olarak bilinirler. Pleiades lilerin görevi insanları eğitmektir ve bu nedenle zaman zaman dünyaya yolculuk yaparlar. Zaman içerisinde insanlarla çiftleşen pleiadeslilerin de soyları Atlantis’te devam eder.

        Bu etkileşim izlerine hemen tüm dinlerde, Cherokee yerlilerinin kayıtlarında, Maya ve Aztek yazıtlarında, hatta Fu Xi ve Nuwa Çin efsanelerinde rastlamak mümkün ve de ilginçtir. Günümüzde bilinen en somut temas İsviçreli Billy Meier ile yaşanmış ve Meier’in kanıt olarak sunduğu materyaller bilim adamları tarafından da “Dünya Dışı” olarak kabul görmüştür.

        Dünyada yaşayan ve yaşamış pek çok toplumun mitolojisinde böylesi benzer izler görülmesi sadece bir tesadüf mü? Aztek ve Yakın Doğu mitleri arasındaki, Mezopotamya efsanesi  ve Yunan Mitolojisindeki Prometheus efsanesi arasındaki şaşırtıcı benzerlikler ve yine Maya efsanelerinde, Maya Kutsal kitabında, Yucatec yazıtlarında, Dzyn Dörtlüklerindeki benzer söylenceler insanlığın kafasında soru işaretleri uyandırmaya devam ediyor.

        2012 yılı yeni bir dönemin başlangıcı mı? Mayalar 2012 yılını neden bir geçiş dönemi olarak adlandırdı? Mayalar için kutsal bir nitelik taşıyan Venüs aynı zamanda takvimleri için belirleyici bir faktördü. Mayaların takvimleri “uzun döngü” yada “Venüsün Doğumu” M.Ö 11 Ağustos 3114’e tarihe denk düştüğü zaman başlamış ve doğruluğu günümüz arkeologları ve bilim adamlarınca da kabul görmüştür.  Mayalar bu Uzun Döngü’nün 2012’deki Venüs geçişi sonrasında sona ereceğini düşünmüşler. Yani Venüs geçişini, belirleyici bir işaret olarak görüyorlardı. 21. yüzyılda ilk Venüs geçişi, 8 Haziran 2004’te yaşandı. O tarihten bu yana, doğa olaylarında artışlar, politik ve ekonomik değişimler de hızlanmış durumda. Bilgi akışı ve teknolojik gelişmeler de aynı şekilde. Bu iki geçiş arasındaki dönemin, insanlığın yeni bir çağa hazırlandığı “geçiş” dönemi olduğu söylenmekte. 2012 yılında yaşanacak olan Venüs geçişi, yeniçağa geçiş döneminin bir anlamda öncü işareti olarak görülmekte. Venüs geçişi 5-6 Haziran 2012 tarihinde olacak.!

        Öte yandan 20 Mayıs 2012 de Pleiades ile birleşen bir güneş tutulması yaşanacak. Birçok takvim sisteminde faydalanılan Pleiades’in konumları ilginçtir ki Moxico City yakınlarındaki Teotihuacan piramiti ve tapınak ufuk çizgisi boyunca Pleiades’i izleyecek. Eski Mısır ve Yunan Tapınaklarının girişlerinin bu yıldız kümesine dönük olması,  Büyük Giza Piramit’inin  Pleiades ile aynı hizada olması da ayrıca bir ilginçtir. Mayalar Sirius, Zenith, Tzolkin ve Haab gibi yıldız gruplarının 52 yılda bir güney meridyenine denk geldiği zamanları dikkatle izliyor, Pleiades döngüsünü tamamlayıp Zenith bölgesine geldiğinde kutlamalar yapıyorlardı.

        Mayalar; Pleiades ve Venüs yakınlaşmalarının tarihlerini net olarak bilmekte ve bu yakınlaşmaları takvimlerinde baz olarak kullanmaktaydılar. Maya Kenti İzapa’daki yapılar bu gizemli buluşmaların dizilimini tarif eder şekilde inşa edilmiş ve şaşırtıcı bir şekilde 25860 yılda bir, günümüzde ise 20 Mayıs 2012 de yaşanacak olan  dizilim ile aynı noktalara konumlanmaları hesaplanmıştır. Bu tarihte İzapa’nın bulunduğu paralelde Güneş ve Pleiades buluşacak ancak daha dikkat çekici olan şey; bu buluşma Zenith ile birleştiğinde bir de Güneş Tutulması yaşanacak. Yine bu yıl Aralık ayında gerçekleşecek olan Galaktik Hizalanma ile Mayaların öngördüğü yeni bir çağ başlangıcına girilmiş olacak.

        Peki Mayalar bu gözlemsel astronomi bilgisini ve referanslarını kimlerden ve nasıl öğrendi? Yoksa birileri insanoğlunun zihnine kıvılcım aşılamak için gerçekten görevlendirildi mi?
Devam edecek…

Hakan POLAT

Kaynak : 
Karl Taube, Aztek veMaya Mitolojisi 1993
Lewis Spence Atlantis Tarihi 1995
Platon, Kritias
Platon, Timaios
Murry Hope, Efsane mi yoksa gerçek mi? Atlantis 1994
Geoffrey Ashe, Atlantis Son Kıta 1992









Yorumlar