Gölgelerin Gücü Adına.

Sanatın hemen her dalında gölgenin ve ışığın önemi büyüktür. İzleyiciye gerçeklik ve derinlik hissini vermenin sırrı ışığı doğru noktadan verip gölgenin katacağı zenginliklerle alan derinliği oluşturmaktan geçer ki bu da;  sinema, tiyatro, fotoğraf ve resim gibi görsel sanatlarda vazgeçilmez unsurların başında gelir.

İlk insandan bu yana resim, yaşamla iç içe olarak hem insanoğlunun tarihsel gelişim sürecine önemli katkı sağlamış, hem de yaşadıklarımızı ve hislerimizi aktarmanın en güzel yolu olmuştur. Zaman içerisinde sürekli değişen ve gelişen resim sanatı; ışık ve gölge kullanımıyla daha da zenginleşerek hayata dair pek çok değere de anlam katmıştır.

Işık ve gölge denince de akla ilk gelen büyük üstat, Barok resim sanatının öncülerinden Rembrandt Harmenszoon von Rijn'dir. Rembrandt 1606 yılında Hollanda da doğmuş, çocukluk yıllarında aldığı eğitimin yanında resme olan tutkusu onu Jacop Swanenburg ile karşılaştırır daha sonra Pieter Lastman'nın yanında çalışmaya başlar ve henüz 19 yaşındayken kendi stüdyosunu açar, kısa bir süre sonra da öğrenci almaya başlar. Birkaç yıl içerisinde sanat tacirleri tarafından üstün yeteneği keşfedilen Rembrandt satmaya başladığı eserleriyle ismi dilden dile dolaşır.

Yağlıboya tabloları, gravürleri, desen ve eskiz çalışmaları oldukça özel ve kendine özgü olan Rembrandt gerek ailevi gerekse maddi sıkıntıları nedeniyle bütün eserlerini elden çıkartmak zorunda kalmış ve bilinmeyen bir sebeple genç yaşta yaşamını yitirmiştir. Günümüze çok sayıda eseri ulaşan ünlü ressam hiç şüphesiz 17. yüzyılın en değerli sanatçısıydı. Hollanda Prens'inin de pek çok eserini satın aldığı bilinen Rembrandt ışığın ve gölgenin efendisi olarak kabul edilir.

Geçtiğimiz yıl Kuzey Carolina Sanat müzesinde tablolarından oluşan büyük bir sergi düzenlendi.  Ayrıca Rembrandt eserlerinin çoğu, kendi yaşadığı ve bugün müze olarak kullanılan Rembrandt House Museum'da sergilenmektedir.

Hakan Polat







Yorumlar