Give Me The Sultan's Harem

              Devr-i zamanında; Yeni Çağ’ı başlatan, kısa bir süreliğine de olsa Atlantik kıyılarında söz sahibi ve toprak hakimi olan, altı yüzyıl boyunca egemen olduğu topraklarda din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin herkese eşit davranan ve hatta Ordu komutanlarının çoğu devşirme olan, Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Güneybatı Asya’da at sürerek; üç kıtaya hakim olmuş, yiğit askerleriyle çevresine korku salmış, Amerika Birleşik Devletlerini dahi vergi altına almış, adaletiyle de tüm Dünyada çok uluslu bir devlet olarak örnek teşkil etmiş olan Devlet-i Aliyeye-i Osmaniye 16. asrın en güçlü imparatorluğu çöküş dönemiyle tabir yerindeyse kocamış ve kuzulara maskara olmuştur.

 Batılı devletler artık Osmanlıya bakışını değiştirmiş ve bu güçlü tarihi aşağılayabilecekleri tek noktadan vurmayı iyi başarmıştır. Bu oryantalist yaklaşımın en net örneği olarak; sözlerini Alex Gerber’in ve müziğini Abner Silver’in hazırladığı, 1919 yılında New York barlarında büyük ilgi gören jazz şarkısı “Give Me The Sultan’s Harem” gösterilebilir. 1. Dünya Savaşı sonrasında işgal altındaki Türkiye’ye de atıfta bulunulan bu şarkı harem yaşamını aşağılayarak ve biraz da abartarak batı insanına anlatmaktadır.

Orijinalini bulamadığım bu parçanın Eddie Cantor tarafından seslendirilen versiyonunu ve sözlerini sizlerle paylaşıyorum. 

Hakan POLAT

Dün muazzam bir rüya gördüm
Barış konferansındaydım
İngiltere, Fransa ve İtalya'da oradaydı
Hepsi Osmanlı' nın tazminatından pay alıyordu
Ziyafeti paylaşıp bitirdikten sonra
Dönüp bana bir şey ister misin dediler
O kadar utanmıştım ki
Cevabımı verince düşüp ölürler zannettim
Bana haremi verin, sabık sultanın haremini, tek arzum budur
Sultan çok yaşlandı, 83'ü devirdi
Onun bin karısının benim gibi bir adama ihtiyacı var
Onları asla dövmem ve kibarlıkla muamele ederim hepsine
Tek istediğim bir deneme
Bir düşünün halıyla döşenmiş bir odada oturuyorum
Köleme "94 nolu eşimi getir" diyorum
Öyle iyi bir aşık olurdum ki, yetenek dolu
Sultanın haremini verir misiniz lütfen bana
Bütün diplomatlar arzumu dinledi
Bunun derdi ne diyip durdular
Ama ben ise sadece deneyeyim istedim
Buna değerdi, onlara göstermeye çalıştım
Sonra bana, sen bu işin hakkını verebilir misin ki dediler
Merak etmeyin millet hepinizi tatmin ederim dedim
Doğru söylediğimi hepinize ispatlayacağım
Ama önce şunu yapmalısınız
Bana haremi verin, sabık sultanın haremini tek arzum budur
Yüzlerindeki peçeleri tek tek açacağım
Gençleri tutup yaşlı olanlara yol vereceğim
Onları azat edeceğim, onlara sarmısak yedireceğim
Böylece benim için daha güçlü olacaklar
Kral Süleyman öldüğünde 400 yaşındaydı
Ben kırk üçüme kadar yaşasam memnun olurum
Bir sihirbaz ve gerçek bir harem kertenkelesi olurum
Sultanın haremini bana verir misiniz lütfen…






Yorumlar