Nerede ve Ne İçin Yaşadım - Henry David Thoreau (Tavsiye)


"İnsanların çoğu bir evin ne anlama geldiği hakkında hiç düşünmemiş gibi görünüyor... Yaşamlarını gereksiz yere yokluk içinde geçiriyorlar. Çünkü komşularının evi gibi bir evlerinin olması gerektiğini düşünüyorlar. Sanki bir insan terzinin onun için dikmeyi istediği her türden elbiseyi giymek ya da zamanla palmiye yaprağından şapkasını ya da dağsıçanı derisinden kasketini giymeyi bırakmak zorundaymış gibi, kendilerine bir taç almaya paraları yetmiyor diye zor zamanlardan söz ediyorlar.  Sahip olduklarımızdan daha elverişli ve rahat bir ev her zaman olası, ancak kabul edilebilir ki, bir insanın parası buna yetmeyecektir... Hep daha fazlasını edinmek için mi çalışacağız, ara sıra daha azıyla da yetinemez miyiz... Saygın kişiler ölmeden önce, gençlere böylesine ciddi bir şekilde, ilkeleri ve örnekleriyle, fazladan bir takım parlak ayakkabı ve şemsiyeler ve boş misafirler için boş misafir odaları edinmenin gerekliliğini mi anlatacaklar. Neden bizim mobilyalarımız da arapların ya da kızılderililerin ki kadar yalın ve basit olamaz, cennetin habercileri ve insana  verilen ilahi hediyelerin taşıyıcıları olarak ilahlaştırdığımız velinimetleri düşündüğümde, beraberlerindeki kişilerin gelip ayaklarına kapandıklarını ya da bir araba yükü gösterişli mobilyaları olduğunu gözümde canlandıramıyorum. Ruhani ve entelektüel anlamda onlardan üstün olduğumuz oranda, mobilyalarımızın araplarınkinden gösterişli olmasına izin verseydim – bireysel bir izin olamaz mı- ne olurdu. Günümüzde evlerimiz mobilyalarla tıka basa doldurulup kirletiliyor iyi bir ev hanımı büyük kısmını süpürüp çöp çukuruna atardı ve sabah yapılması gereken işini tamamlamış olurdu. Sabah işi... Aurora’nın kızılı ve menon’un müziği aşkına insanın sabah işi ne olmalı bu dünyada? Üç kireçtaşı parçası vardı masamda ve iğrenerek pencereden attım onları, aklımın mobilyalarının tamamı tozluyken bu taşların her gün tozlarının alınması gerektiğini anlayınca. O halde nasıl sahip olabilirim mobilyalı bir konuta. Açık havada oturabilirim çoğunlukla, çünkü çimenler toz toplamıyor insanlar toprağı kazmadıkça..." Henry David Thoreau


Tabiat ananın bizlere sunduğundan daha güzel bir ev var mı? Tanımaya bile çalışmadığımız komşular. Kuşlar, böcekler, çiçekler, kurbağalar, kelebekler, yusufçuklar... Çığlık çığlığa anlatmaya çalışıyor kendilerini ve yardım haykırıyorlar. Susuyor izliyoruz, çiğniyor katlediyoruz, umursamıyoruz. Tanrı mı böyle istedi? Birkaçımız  ağlıyor belli etmeden, birkaçımızın içi yanıyor, kimimiz duyuyor bu sessiz cennetteki komşularımızın çığlıklarını, kimimiz duymazdan geliyor. 



Yorumlar

  1. Bir gün gelir de, bir insan neden tüm hayatını bir anda geride bırakır ve yabana, doğaya sığınır? “Nerede ve Ne İçin Yaşadım” kitabı; bu sorunun cevabı niteliğinde. İnsanın kendine ve doğaya duyduğu özlemin hikâyesi.

    Kitabı okuduktan sonra keşke bitmeseydi dedim kendi kendime. Çünkü insanın ruhuna dinginlik veren ve ferah hissettiren cümleler barındırıyor içinde.

    Kitaptan en beğendiğim alıntı:

    İnsan kendini bir şeye zincirleyerek yaşadığı sürece, bu şey bir tarla da olsa hapishaneye dönüşüyor.

    Devamını burada bulabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/henry-david-thoreau-nerede-ve-ne-icin-yasadim/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder