1896 İtalya doğumlu olan Tina
Modotti gençliği boyunca yaşadığı dönemin birçok öncü akımına şahit olur ve
birebir yaşadığı bu değerler onu uç noktalarda yaşamak gibi bir tercihle karşı
karşıya bırakır. Göçmen olarak gittiği Amerika’ya zor şartlar altında yerleşir.
Bir tekstil firmasında işe başlayan Tina güzelliği sayesinde çok çabuk dikkat
çeker ve aynı firmaya mankenlik yapmaya başlar.
Kalan boş zamanlarını opera ve tiyatro ile doldurur.
Sanatsal heyecanın yanı sıra ilerici
idealleri de barındıran bir sergi hayatının dönüm noktası olacaktır. Buradaki eserlerden
çok etkilenen Tina şair Roubaix’ e aşık olur. Bu sayede tanıdığı bir yönetmenin
tiyatro yapımında rol alır. O yıllarda Bolşevik Rusya ve Meksika’da her yeri
saran savaş ve devrim kokusu Tina’nın da bedenini sarar.
1920 li yıllar kadın profilinde radikal
kavram değişikliklerinin olduğu bir dönemdir ve Tina da bunları benimser.
Sigara kullanımı, pantolon giymek ve aşk serbestisi gibi radikal değişimlerin
karşısında, Amerikancı orta sınıf ahlakı ile homojenleştirme etkilerine nefret
duyar. Tam da o yıllarda Weston ile çalışmaktadır ve artık onun hem modeli hem
de sevgilisidir. Bu sayede fotoğrafa büyük ilgi duyar. Çektiği kareler
Transition ve Creative Art tarafından beğeniyle karşılanır. Weston’a oranla
daha entelektüel, daha soyut ve duygu yüklü fotoğrafları, hayatın durağan yansımalarından
öte kusursuz bir enstantane ile filme ve kağıda düşer.
Gerek mesleki açıdan, gerekse
yaşamının tüm evrelerinde geleneklerin dışında hür bir yapısı vardır. Evlilik
yerine cinsel özgürlük, bireysel güvenceler yerine siyasal bağlılık, sanat
yerine devrimi tercih eder. Sosyal adaletsizliklerle donatılmış dünya ona büyük
acılar vermektedir. Bir şeyler yapmak ister ve o nu harekete geçiren unsurları
daha iyi anlayabilmek için fotoğraf çekmeye başlar kendi kavramsal karmaşasında
kişiliğini anlamaya çalışır.
Komünist harekete karşı yapılan
eylemler Tina’ nın dünyayı algılamasını dönüşü olmayan bir şekilde etkiler.
Amaca adanmış bir fotoğrafçıyken, kişisel bir misyona adanmış bir devrim
hareketinin içinde bulur kendini.
20. yüzyılın en iyi
fotoğrafçıları arasında, insanlara başrol oyuncusu gibi yer vererek gizlerini,
trajedilerini anlatmaya çalışan tartışmasız konuma sahip bir sanatçı olarak
bugün bile yerini muhafaza etmektedir.
Daha fazla bilgi için : http://www.modotti.com/
Yorumlar
Yorum Gönder