Kozmik Kültür Taşıyıcıları




Önceki yazımda Hermes Düzeni ve Düşüncesi üzerine yazdıklarımı hatırlarsınız. Bu yazımda ise bahsi olan geleneğin farklı yönlerini biraz tarih, biraz düşünsel ve biraz da paranoyatik açıdan değerlendirmeye çalışacağım.

Sözcüklere beden bulup; aklın bile açıklamakta zorluk çektiği, sezginin derin kavramsallığını ruhla bedenin birbirlerine dönüşmesimiycesine  akltarabilmeyi başaran insanlık bilgeliklerini Tanrısallaştırmakla kalmayıp binlerce yıllık bir serüvenin tüm dünyayı aydınlatmasına da neden oldu.

415 yılında Hermes ile ilahi iletişimini yitiren Hermetikler karanlık orta çağ süresince dağılıp saklanmak zorunda kaldılar. Sihir Hermetikler için vazgeçilmez bir uygulama haline dönüşmüş olsa da zaman içerisinde unutulmaya yüz tutan öğretiler yok olmak üzereyken Almanyalı bir Hermetik olan Trianoma sayesinde hocasının “Sihir Kalkanı (Parma Magic)” projesiyle tekrar yaşam bulma evresine girer. 767 yılında dünyanın çeşitli bölgelerindeki bilgeler toplanır, toplantıda Lordlar ve Leydilerden oluşan oniki Hermetik bilge bulunur ve Hermes Düzeninin temel kanunlarını bir araya getiren Hermes Kodu adını verdikleri kuralları belirlerler. Artık 12 farklı Hermetik klan vardır.

Bu noktada Lord Tremere düzen üstünde baskı oluşturup sistemi kendi eline geçirmek ister Lord Tremere’nin entrikaları 350 yıl süren başarısız bir sürecin başlangıcı olur ancak burada önemli olan ve üzerine çok fazla değinilmeyen  Tremere’nin keşfidir. Tremere ölümlü olduğu için sihirde asla ilerleyemeyeceğini düşünür ve hırsa kapılır. Ölümsüzlük arayışına girer, bu arayış Mezopotamya Kültlerinden edindiği öğretilerle Hermetiklikten sıyrılıp Vampirizm olgusunun ortaya çıkmasını sağlar.

 Sihir ve Ritüeller üzerine tam olgunluğa erişme aşamasına geldiğinde Tremere’nin yapabileceklerini gören diğer klanlar endişe içinde, yok olma korkusuna kapılarak savaşa girerler. Massasa adı verilen savaş 100 yıl sürer ve Tremere evinin gizemli kayboluşuyla sonuçsuz olarak son bulur.

Hiyerarşi ve Mistik değerlerin en sıkı kurallarla korunduğu Tremere Vampirizmi günümüzde bile adından çok sık bahsettirmekte hatta filmlere konu olmaktadır. Bu Klanın üyelerinin gizlilik ilkesiyle varlıklarını devam ettirdikleri söylentileri hala tüyler ürperten bir etki yaratır.

Hermetik Sihir Felsefesinin evrensel katmanları inanç, mantık, hisler ve duyulardan oluşan bir zincir olarak günümüzde; bilimin, aydınlanmanın ve gelişim sürecinin başlangıcı kabul edilir ancak; bilimin şüpheci yaklaşımı, paranoyatik irdelemeleri gözümüze sokar. Dinsel, mistik ve felsefi alanda pek çok akım sipritualist etki altında kalarak materyalist görüşten uzaklaşır ve varoluşun ayrıcalıklarını kavrayabilmek adına kimi zaman manevi kavramlarla bağdaşan Tanrıya giden yolu bulma arayışına girer, kimi zamansa psişik güçlerin kozmik varoluş düşüncesinin etkisi altında kalırlar.

Bu bağlamda aklıma şu soru geliyor ister istemez. Acaba ilk Hermetikler bizim bilmediğimiz bir uygarlıktan destek alarak, onların öğretileriyle insanlığı bu güne mi hazırladılar? Henüz net bir kanıtı olmasa da Atlantis uygarlığı birçok bilinmeyenli bir denklem gibi her daim zihinleri meşgul eder. Bu denkleme yakın tarihte izlerine rastlanan Lemurialıları da eklemek gerekir ki bu aşamada bahsetmek istediğim de tam olarak da bu.

Kimilerine göre lanetli bir kitap, kimilerine göre de bir bilgelik kaynağı olan Dzyan Dörtlükleri (Bunu incelemenizi tavsiye ederim. Kaynak : http://www.scribd.com/doc/11570807/Dzyan-Dortlukleri ) yerküredeki ilk ırkın tek cinsiyetleri androgyn olan Ethereanlar, ikinci ırk olarak Jupiterden gelen canavarlar, üçüncü ırk olarak Lemurialılar ve melekler ve dördüncü ırk olarak Atlantisler olduğunu ifade eder.  Hermes “Pimandro” adlı kaynakta bundan bahseder. Lemuria ırkı ilk önceleri çift cinsiyetli olup daha sonra erkek ve dişi olarak evrimleşen bir türdü. Son derece yüksek  psişik güçlere ve kozmik bilgeliğe sahip Lemuria ırkının bu gün uzak doğu bilgeliğinin temelini oluşturduğu ifade edilebilir.

Lemurialılar için ölüm onların arzularına bağlı bir yolculuk biçimiydi. Bilim, teknik, bilgelik açısından bu gün bizler için ütopik bir seviyedeydiler. Kozmik enerjiyi nükleer bir güç gibi kullanabilen Lemurialıların göksel varlıklardan edindikleri bilgelik başlarda Atlantis, Hindistan, Mısır ve Avrupa’ya kadar ulaşan kutsal bir kardeşliğin gizli öğretileri olarak geçmiştir. Mısır ve Sümer kültlerinin kuruluşlarında büyük etkisi olan bu ırktan, Eski Ahit’te İşaya Bap 24/1, Eyup Bao 22/20 ve Kur’an-ı Kerim’de En’am Sure 6/6, Furkan Sure : 25/37  ayrıca Ramayana Destanı ve Maya Kutsal Yazıtlarında da bahsediliyor olması bir tesadüf mü? Hermetikler Hyperborea efsanesinde ve Maya Kodekslerinde anlatılan bilgeliği kendi sistemlerine mi monte ettiler? Günümüz tarihçileri geçmişten gelen bu izleri sanat, estetik ve romantizm ile anlamaya çalışırken Hermetikler; tarihi bulanıklaştıran zamana rağmen araçları, kavramları, mantık ve kabullenmeleri ilkel beşeriyetin ivme kazanması için uğraşan kozmik kültür taşıyıcıları mıydı?

Tarihsel, düşünsel ve paranoyatik açıdan, nereden bakarsanız bakın insanlık bu gelişim sürecinin her evresinde kaotik bir bilmecenin tam ortasında kalmış da olsa, evren ve evreni oluşturan alt birim sistemlerini ve onları yaratanı anlama yolunda ilerliyor.

            “Muhakkak ki düşünen insanlar olarak sizler, kainat’ın büyük sırlarından birini çözmek ve öğrenmek zorundasınız.”

Hakan POLAT


Yorumlar