Sonbahar



Her sonbahar gelişinde doğa ana çeşit çeşit renklerle eşsiz bir tabloya dönüşür. Can alıcı renklerle yerlere dökülen ve ağaçları süsleyen yapraklar doyumsuz bir ziyafet sunar bizlere. Kimimiz sonbahardaki bu renk değişimini yaprakların ölümü olarak, kimimiz de hüznün ruha yansıdığı dönem olarak açıklasak da aslında doğa kendini mucizevi bir değişimle kış uykusuna hazırlar, ölüm yoktur. Kimsesizliğin, yalnızlığın ızdırabını; yitip giden umutları sonbaharın bu güzel renklerine ve yere düşen son yaprağa yüklemeye kimin hakkı var ki?

           Cümlelerde biriken; kurumuş ve sararmış yapraklar şiire, edebi denemelere ve müziğe konu oldukça genlerimizde bir zincir oluşur hüzün halkalarından nesilden nesile akıp giden. Ancak; Antonio Vivaldi, Rossini, Mozart, Weber, Shubert, Chopin, Maurice Ravel, Strauss, Haydn ve daha aklıma gelmeyen birçok isimde ritmiyle, senfonik çıkışlarıyla, romantik liberettolar ile farklı bir yaşam bulur sonbahar.

        Sergey Rahmaninov henüz 19 yaşındayken yazdığı do diyez minör prelüdü bu duygularla ele almış olmalı ki bu eseri,  piyano edebiyatının vazgeçilmez eserleri arasında yıllarca yer almayı başarmıştır.

          Sonbahar kimyasında barındırdığı antosiyaninler sayesinde dokunduğu her yaprağı alev kırmızısına ve eflatun rengine boyarken aşkı da anlatır aslında. Sonbaharda aşk kapıyı çaldığında hızlı dakikalar, heyecanlı günler ve cıvıl cıvıl sabahlarla başlar sevdalar. Esen rüzgarlar, yaprakların sesi, toprağın kokusu aşkı taşır ruhunuza. Gündüz renkleri onu anlatır, gece seni konuşur sonbaharda; aşkın cazibesi kırmızıyla, mutluluğu gökyüzü mavisiyle sarar ruhunu ve aşık oldun mu bir kez her mevsim bahar yaşanır.

Ünlü soprano Adelina Pati ve tenor Nicolini Paris Operasında Romeo ve Juliet rollerini sahnelerken birbirlerine aşık olurlar, mevsim sonbahardır ve müzik güzel bir sonbahar sabahını tasvir etmektedir. Belki bir rüzgar esintisi, kimbilir belki de doğa ananın sunduğu başka başka renklerle enigmatik aşk hikayesinin rolünde doğayı taklit eden armonilerden biridir onları aşık eden.

Mevsimleri yüreğimizde ve ruhumuzda yaşadığımız yalnızlığın ayak sesleri ve aciz fısıltılardan söküp alarak; daha sevecen bir dünyada kendi renkleriyle, doğal anlamlarıyla yaşamak dileklerimle.


Hakan Polat - Kasım 2011










Yorumlar