O'nu Yazıyorum

İnsanın yüreğini yırtan bir çığlıkla avazı çıktığı kadar bağırarak, oturduğu koltuktan öyle birden bire fırlayıverdi ki; kum rengi o saçlar birer kamçı gibi savruldu etrafa, yüzü al al olmuştu. Bense karaya vurmuş bir balık gibi anlamsız bir ağız açıklığıyla çırpınıyordum önünde. Güçlü bir dalganın saldırısına uğramış bir yelkenlinin karşı koyması gibi heyecanla inip kalkıyordu göğsü. Üstüme doğru ilerlediğinde ansızın burnuma kokusu çarptı ve o an amansızca sürecek izler bırakmaya başlamıştı bile.

Bir gün, bir gün daha ve tekrar tekrar günler, haftalar, aylar saniye saniye içime öyle bir  işlemişti ki; üstelik herhangi bir zorlayıcı unsura bile gerek yoktu. İnanılmaz bir sevgi taşkınlığı, adeta bir şelale gibi akışa geçmişti. Öylesine uzun zamandır hedefsiz kalmış duyguların soyut karanlığındaydım ki; bir daha asla ışığı göremem sanıyordum adeta… Olası hiçbir insansı çabanın kendi karanlığında çırılçıplak bırakılmış ruhumu aydınlatabilme ihtimali bile yoktu…

Sen, ahhh sennn, bir tek sen…

Şimdi kulaklarımda neşeli bir ritmik şarkı gibi sesi ve gözümde bir perde o muhteşem silueti.  İçimde bir ses var “seninleyim” diyor, o an kalbimde bir sızı, yine o, o dokunuyor yavaşça ve okşarcasına biliyorum, hissediyorum. Az sonra yokluğuna uyanacak ve şiddetli bir sancıya gebe kalacağım oysa. Sanki ona vurulmakla bir düşünce suçu işlemiş gibi yokluğunun verdiği ceza.

Bir kez daha şişenin dibinde çalkalanan umutların falına bakakalacağım belki bu gece, ansızın sarsılarak tüm sarhoşluğum yıkılı verecek karşısında, omuzumu dürtecek belki ve gözleri gözlerime değercesine çakılı kalacak verdiği ışıkla kilitlendiğim noktaya, tutup elimden yatağıma götürecek; öyle umuyorum en azından. Ben uzanırken; dalga dalga gelecek üstüme. Sızıp kaldığımda kaybolacak biliyorum yine.


Bir an var gözlerimin önünde, ilk dökülmeye başladığım gündü kelime kelime. Arkasına yaslandı, hafif bir tebessümün mutluluğu kısmaktaydı gözlerini, yanakları utangaç bir pembe ve elleriyle dudaklarını gizliyordu istemsizce. Elimi uzatıp dokunmak istedim, kalbi deli gibi çarpıyordu, emindim. Ses tellerinin ürkek ve şaşkın titreyişiyle “belki” dedi “belki daha sonra”. Elleri saçlarında, bir tutam alıyor öne getiriyor, bir tutam, bir tutam daha farkındayım o da istiyor… HKNPLT





Yorumlar