El Ele...

     Sıradanlaştırılmış devrimci bir yalnızlığın dürtülebilir insansı kimsesizliğindeyim yine bu gece bir başıma ve sensiz. Öylesine ve alelade bir sıcaklık kaynağının yanında ısıtıyorum yokluğunu ki; ısındıkça önüme gelmekte ısrarla. İyi de bu durumu ben seçmedim ki… neden, neden, neden…. Seni düşünmenin bastırdığı ateş bir taraftan, mevsimin taşıdığı soğuk diğer taraftan uyarmakta bedenimi ve oysa ki ben; sevgi dolu yalnızlığımın sıcağında şarabımı yudumlayarak, sevişmek istiyorum seninle insansı bir eylem olmanın ötesinde bir sevgili olarak.

     Zihnim bir başkasıyla asla paylaşamayacağı öyle anlamlarla yüklü ki, Tanrısal bir tekillikle anlam yüklediğim uzaklığının verdiği yokluğun, zaman içinde ehemmiyetini kaybetmekte düşündükçe. Düşünsene; bu duygulara alışık olmadık bir toplumun iki ferdi olarak insansı erdemlerin, Tanrısal dürtülerle süslendiği bir yoldayız.  Aşk dolu, sevgi dolu ve anlam yüklü anlaşılamaz gibi görünse de ki üstelik kaçınılmaz bir yolculuğa hazırlanan seyyahlar gibi çekiliyoruz kendimize kendimize...  Bir başına çıkılası bir yolculuk da değil bu yani.

     Etrafına bir bak;  binbir türlü kandırmacalarla bezenmiş ucuz hovardalıklar göreceksin ve iyi bak, derin bak tüm bu sıradanlıkların yanı sıra var olmasının olanaksız olduğunu düşünmekte ısrarlı olduğun her şeyin dışında, albenisini yitirmemiş sevgiler de göreceksin, bunlar üzerine yazılmış güfteler de, besteler de göreceksin.


    Birlikteliğin doğasını anlamaya çalışmayan, birkaç dakikalık şehvet dolu anları bir mehveş’in dünyasına sığdıran gereksiz ve aptal insanların olduğu bu alemde izin ver mutluluğun resmini çizelim ve gösterelim gururla. Hayvansı dürtülerle bezenmiş, insansal sıcaklıklara duyulan özlemin kaybedilmiş yollarında, sapkın sapaklardan geçilerek gidilmek istenen bir duraktan bahsetmiyorum sana, faşistçe hırpalanmış bir yalnızlığın ardından yine faşistçe zorlanmış bir ilişki de istemiyorum, toplumumuzu asi bir çokluğun; abazanlaştırılmış meziyetlerine kurban ettiği gibi.  Bir Yunus, bir Balım yada ne bileyim Mecnun, Leyla yada adını sen söyle Ferhat, Şirin olmayız ve belki olmamalıyız da lakin ben seni adam gibi severim, sende kadın gibi sev ve insan gibi yaşayalım yalnızlığın soyut dünyasından kurtularak el ele...







Yorumlar