Nerede Yaşarsan Yaşa...



Cıvıl cıvıl tarihi bir mahalle bir kaç hafta içinde nasıl boşaltılır, halkı nasıl zorla, gözyaşları içinde sürgün edilir, belediye zorbalıkla nasıl elektriklerini, sularını keser, parklarını yıkarak şantiye kurar, evlerin camları kırılarak, sokak lambaları bile söndürülerek capcanlı yaşam doluyken nasıl hayalet, ölü bir şehre döner, dönüştürülür!!! 



Depreme karşı önlem alıyoruz, tarihi yerleri yeniliyoruz, çöküntüleri düzeltiyoruz gibi bahanelere dayandırdıkları yasalarla geliyorlar ve evlerimizi yıkıyorlar; sürgün gönderiliyoruz kent çeperlerine, yaşamaya alışamayacağımız yerlere mahküm ediliyoruz ; söz hakkımız yok! Fikrimizi soran yok; Zorbalıkla, bir gecede şıp şak çıkarılmış kanun hükmünde kararnamelerle bu kadar ucuza elimizden alıyorlar nerede ve nasıl yaşayacağımıza dair seçme hakkımızı... 

İstanbul mahalle mahalle, semmt semt yıkılıyor; tarihi eser, tarihi bina, tarihi sit alanı demeden hem de... 

İstanbul'u birkaç yıl sonra karşınızda 
Her yerinde sadece otel, alışveriş merkezi ve sitelerin olduğu;
Birbirine benzeyen homojen sokaklardan, binalardan oluşan;
Gökdelenlerin arasında kaldığı için artık Topkapı sarayının görkeminin fark edilmediği;
Haliç metro köprüsünün boynuzları yüzünden Süleymaniye sülietinin görünmediği, 
Boğazın iki yakasından dev binaların yükseldiği için tüm dünyanın hayran olduğu İstanbul Boğazının şahane manzarasının bile betonların arasına gömüldüğü;
İstanbul'u İstanbul yapan tüm değerlerin kapitalizmin ticaret ve rant için yükselttiği ucubeler karşısında artık yaşayamaz olduğu bir mezarlığa dönüşmüş bir kent olarak görmek istemiyorsanız

Hala geç değil...
Susturmak ve durdurmak isteyenlere rağmen yapılabilecek hala bir şeyler var… Oturduğunuz yerden ne İstanbul’u ne de evlerini kaybedenleri koruyabilirsiniz. Ve ne de yaşam alanlarını kaybeden insanların acıları karşısında vicdanınızın sesini susturabilirsiniz…


                                    

Yorumlar